29 Temmuz 2015 Çarşamba

yazgı

Kaç dünyadan yalnız geçtin
Bir leblebi
 bir tesbih tanesi
sayy…

Geceyi unutacağız
Bir soluk ağırlıktan kaçacağız

İhanet
Hep ihanet

Münire ‘’şavkı burk da git’’

İnkar, hep inkar;
İnkarın inkarı…

Güvercinler çölde bir kuyuya düşüyordu
Yukarda kuşlarının yanında demiş babası
Burada bir saksafon sesi duyulur…

Kayıplarımızdan kalan boş yeni alanlar
Yosunlanmış eski duygular
Kadın kendi ateşinden yanacak sonunda

Ölüme gözyaşı hep yakışır
İçindeki karanlığı susacaksın mecbursun
Her taşın altında bulurlar seni

Kaderin değişti sen uyurken
Aynamı size vereceğim
Benim gibi görmeyeceksiniz

Siz benim aynamda körsünüz
Ben de aynalara baka baka kör olmuşum

Tutuşup yanmak
Kömürden ateşe dönmek için
Bir bedene sarılarak ölmek için

Zihninde bir gece ümitsiz
Rulet masası

Şiir için o şimdi çok yaşlı bir kadın

Tek başına savaşan ‘’yazgı’’
Kimsenin duymadığı
İzleyicisiz
Tüm kalabalığın kargaşanın içinde
Yalnızzlık
 sevdası…


Rengin Özesmi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder