Kaç
dünyadan yalnız geçtin
Bir
leblebi
bir tesbih tanesi
sayy…
Geceyi
unutacağız
Bir
soluk ağırlıktan kaçacağız
İhanet
Hep
ihanet
Münire
‘’şavkı burk da git’’
İnkar,
hep inkar;
İnkarın
inkarı…
Güvercinler
çölde bir kuyuya düşüyordu
Yukarda
kuşlarının yanında demiş babası
Burada
bir saksafon sesi duyulur…
Kayıplarımızdan
kalan boş yeni alanlar
Yosunlanmış
eski duygular
Kadın
kendi ateşinden yanacak sonunda
Ölüme
gözyaşı hep yakışır
İçindeki
karanlığı susacaksın mecbursun
Her
taşın altında bulurlar seni
Kaderin
değişti sen uyurken
Aynamı
size vereceğim
Benim
gibi görmeyeceksiniz
Siz
benim aynamda körsünüz
Ben
de aynalara baka baka kör olmuşum
Tutuşup
yanmak
Kömürden
ateşe dönmek için
Bir
bedene sarılarak ölmek için
Zihninde
bir gece ümitsiz
Rulet
masası
Şiir
için o şimdi çok yaşlı bir kadın
Tek
başına savaşan ‘’yazgı’’
Kimsenin
duymadığı
İzleyicisiz
Tüm
kalabalığın kargaşanın içinde
Yalnızzlık
sevdası…
Rengin
Özesmi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder